Font ResizerAa
Aerospace HaberAerospace Haber
  • Ana Sayfa
  • Havacılık
  • Uzay
  • Turizm
  • Teknoloji
  • Savunma
  • Hakkında
  • İletişim
  • Gizlilik Politikası
Search
  • Ana Sayfa
  • Havacılık
  • Uzay
  • Turizm
  • Teknoloji
  • Savunma
  • Hakkında
  • İletişim
  • Gizlilik Politikası

Ana Sayfa - Havacılık - Uzay Boşluğuna Düşen İnsanlara Ne Olur?

Uzay Boşluğuna Düşen İnsanlara Ne Olur?

Aero Haber
By Aero Haber
Nisan 27, 2025
17 Min Read
Share

Uzay boşluğuna düşmek, insanların en büyük korkularından biri haline gelmiştir. Bilim kurgu filmlerinde sıkça gördüğümüz bu durum, gerçekte nasıl sonuçlanır? Uzay boşluğuna düşen bir insanın vücudunda neler olur? Uzayda kaybolan astronotlar ve kozmonotlar hakkındaki hikayeler ne kadar gerçektir? Bu makalede, uzay boşluğuna düşmenin bilimsel sonuçlarını ve bu konudaki popüler efsaneleri inceleyeceğiz.

Uzay boşluğuna düşersek ne olur?

Uzay boşluğuna korumasız bir şekilde maruz kalmak, filmlerde gösterildiği gibi anında patlamaya veya donmaya yol açmaz. Gerçekte, insan vücudunun uzay boşluğunda yaşayacağı değişimler daha karmaşıktır ve belirli bir süreç içerisinde gerçekleşir:

Bilinç Kaybı: Uzay boşluğunda oksijen olmadığı için, bir insan yaklaşık 15 saniye içinde bilinç kaybı yaşar. Kandaki oksijen tükendiğinde beyin fonksiyonları hızla zayıflar ve kişi bayılır. Bu, vücudun oksijensiz kalmasına verdiği ilk tepkidir.

Dekompresyon: Dünya’daki atmosfer basıncına alışkın olan vücudumuz, uzay boşluğundaki vakum ortamında dekompresyona uğrar. Vücuttaki gazlar genişler ve deri şişmeye başlar. Ancak, popüler kültürde gösterildiği gibi vücut patlamaz. İnsan derisi yeterince esnektir ve vücudun bütünlüğünü korur.

Sıvıların Buharlaşması: Vücut sıcaklığında, su vakum ortamında hızla buharlaşır. Bu nedenle, gözlerdeki, ağızdaki ve derideki nem buharlaşmaya başlar. Ancak, kan kaynamaz çünkü kan damarları içinde basınç altındadır ve vücut sıcaklığı düşmeye başlar.

Soğuma: Uzay boşluğunda ısı transferi sadece radyasyon yoluyla gerçekleşir. Bu nedenle vücut hemen donmaz, aksine yavaş yavaş soğur. Vücudun tamamen donması saatler sürebilir.

Ölüm: Oksijensizlik nedeniyle beyin hasarı 3-4 dakika içinde başlar ve geri döndürülemez hale gelir. Uzay boşluğunda korumasız kalan bir insan, oksijensizlik nedeniyle ölür, patlamak veya donmak nedeniyle değil.

NASA’nın yaptığı araştırmalar ve yaşanmış olaylar, uzay boşluğuna kısa süreli maruz kalmanın (30 saniyeden az) hayatta kalınabilir olduğunu göstermiştir. 1966 yılında bir test sırasında, Jim LeBlanc adlı bir teknisyenin uzay giysisi basınç kaybı yaşamış ve yaklaşık 15 saniye boyunca neredeyse tam vakuma maruz kalmıştır. LeBlanc bayılmış ancak hızla basınçlı ortama alındığında herhangi bir kalıcı hasar olmadan iyileşmiştir.

[YouTube Video]

Uzay boşluğuna düşen kadına ne oldu?

İnternette sıkça aranan konulardan biri “uzay boşluğuna düşen kadın” hikayesidir. Bu hikaye, 1960’larda Sovyetler Birliği’nin uzay programı sırasında uzaya gönderilen ancak geri dönemeyen bir kadın kozmonotun trajik hikayesini anlatır. Peki bu hikaye gerçek midir?

Bu hikaye, “Kayıp Kozmonotlar” veya “Hayalet Kozmonotlar” olarak bilinen bir komplo teorisinin parçasıdır. Teoriye göre, Yuri Gagarin’den önce (12 Nisan 1961) bazı Sovyet kozmonotları uzaya gönderilmiş ancak çeşitli kazalar sonucu hayatlarını kaybetmişlerdir. Sovyetler Birliği, bu başarısızlıkları gizlemek için bu kozmonotların varlığını inkar etmiştir.

Özellikle popüler olan bir iddia, İtalyan kardeşler Achille ve Giovanni Battista Judica-Cordiglia’nın 1961 yılında kaydettiklerini iddia ettikleri bir ses kaydıdır. Bu kayıtta, uzay boşluğunda kaybolan bir kadın kozmonotun son anlarına ait olduğu iddia edilen sesler yer almaktadır. Kayıtta kadın Rusça olarak “Ateş görüyorum… Ne olacak?” gibi ifadeler kullanmaktadır.

Ancak, tarihçiler ve uzay araştırmaları uzmanları bu iddiaların gerçek olmadığını belirtmektedir. Şu nedenlerle:

  1. Sovyet uzay programının arşivleri 1990’larda açıldığında, böyle bir kozmonotun varlığına dair hiçbir kanıt bulunamamıştır.
  2. Ses kaydındaki teknik detaylar, o dönemin uzay teknolojisiyle uyuşmamaktadır.
  3. Sovyetler Birliği, bazı uzay kazalarını (örneğin Vladimir Komarov’un ölümü) gizlememiş, sadece detayları sınırlandırmıştır.
  4. İlk kadın kozmonot olarak bilinen Valentina Tereshkova, 16 Haziran 1963’te uzaya çıkmış ve güvenle Dünya’ya dönmüştür.

Bu hikaye, Soğuk Savaş dönemindeki gizlilik ve rekabet ortamında ortaya çıkan bir şehir efsanesi olarak değerlendirilmektedir. Ancak, uzay araştırmalarının tehlikeli doğası ve bazı astronotların ve kozmonotların gerçekten hayatlarını kaybetmiş olması, bu tür hikayelerin popülerleşmesine katkıda bulunmuştur.

[YouTube Video]

Uzay boşluğuna düşen kadının son ses kaydı gerçek mi?

İnternette dolaşan ve “uzay boşluğuna düşen kadın kozmonotun son ses kaydı” olarak bilinen kayıt, birçok kişinin merakını uyandırmıştır. Bu ses kaydının gerçekliği hakkında ne söyleyebiliriz?

Daha önce de belirtildiği gibi, bu ses kaydı İtalyan kardeşler Achille ve Giovanni Battista Judica-Cordiglia tarafından kaydedildiği iddia edilmektedir. Kardeşler, Soğuk Savaş döneminde Turin yakınlarındaki bir istasyondan Sovyet uzay iletişimlerini dinlediklerini ve çeşitli “gizli” kozmonot seslerini kaydettiklerini iddia etmişlerdir.

Kadın kozmonotun ses kaydında şunlar duyulduğu iddia edilmektedir:
– “Çok sıcak… Ne yapacağım?”
– “Ateş görüyorum… Yanıyor muyum?”
– “Buradan çıkamayacağım…”

Ancak, bu ses kaydının gerçek olmadığına dair güçlü kanıtlar vardır:

  1. Teknik Tutarsızlıklar: O dönemde uzay araçlarının iletişim sistemleri sürekli yayın yapamazdı ve yörüngeye giren bir uzay aracının iletişimi belirli aralıklarla kesilirdi. Ancak kayıtta sürekli bir iletişim var gibi görünmektedir.
  2. Dil Analizi: Dilbilimciler, kayıttaki Rusça’nın doğal bir konuşmadan ziyade, Rusça bilmeyen birinin okuduğu bir metne benzediğini belirtmişlerdir.
  3. Sovyet Arşivleri: Sovyet uzay programının arşivleri açıldığında, böyle bir kozmonotun varlığına veya böyle bir kazaya dair hiçbir belge bulunamamıştır.
  4. Teknik İmkansızlıklar: O dönemde bir kozmonotun uzay boşluğuna “düşmesi” teknik olarak mümkün değildi. Uzay araçları, kozmonotların dışarı çıkmasına izin verecek şekilde tasarlanmamıştı.
  5. Bilimsel Tutarsızlıklar: Ses kaydında kadının “yanmaktan” bahsetmesi bilimsel olarak tutarsızdır. Uzay boşluğunda oksijen olmadığı için yanma gerçekleşemez.

Uzay tarihçileri ve NASA uzmanları, bu ses kaydının bir hoax (aldatmaca) olduğunu ve Soğuk Savaş dönemindeki propaganda faaliyetlerinin bir parçası olabileceğini belirtmektedirler. Gerçek uzay kazaları (örneğin Soyuz 1 ve Soyuz 11 kazaları) belgelenmiş ve doğrulanmıştır, ancak “kayıp kadın kozmonot” hikayesi bu doğrulanmış olaylar arasında yer almamaktadır.

[YouTube Video]

Uzay boşluğuna düşen astronot var mı?

Uzay tarihinde, gerçekten uzay boşluğuna “düşen” veya uzay boşluğunda kaybolan astronotlar olmuş mudur? Bu sorunun cevabı, “düşmek” kelimesinin nasıl tanımlandığına bağlıdır.

Teknik olarak, bir uzay aracından tamamen kopup uzay boşluğunda kaybolan ve bir daha geri dönemeyen bir astronot vakası resmi olarak kaydedilmemiştir. Ancak, uzay yürüyüşleri sırasında çeşitli tehlikeli durumlar yaşanmıştır:

  1. Ed White’ın Zorlu Dönüşü (1965): Amerika’nın ilk uzay yürüyüşünü gerçekleştiren Ed White, uzay yürüyüşünü bitirip Gemini 4 uzay aracına geri dönmekte zorlanmıştır. Uzay yürüyüşünün verdiği heyecanla, komuta modülüne dönmek istememiş ve geri dönüş için fiziksel güç kullanması gerekmiştir.
  2. Bruce McCandless’ın Serbest Uçuşu (1984): NASA astronotu Bruce McCandless, Manned Maneuvering Unit (MMU) adı verilen jet paketi kullanarak uzay mekiğinden 100 metre uzaklaşmış ve tarihte ilk kez hiçbir fiziksel bağlantı olmadan uzayda serbest uçuş gerçekleştiren insan olmuştur. Bu kontrollü bir “düşme” olarak değerlendirilebilir, ancak McCandless güvenle geri dönmüştür.
  3. Luca Parmitano’nun Tehlikeli Anları (2013): İtalyan astronot Luca Parmitano, Uluslararası Uzay İstasyonu’nda (ISS) gerçekleştirdiği bir uzay yürüyüşü sırasında, kaskının içine su sızması nedeniyle boğulma tehlikesi yaşamıştır. Bu, doğrudan bir “düşme” olmasa da, uzay yürüyüşlerinin tehlikelerini gösteren önemli bir olaydır.
  4. Soyuz 11 Trajedisi (1971): Georgi Dobrovolski, Viktor Patsayev ve Vladislav Volkov, Dünya’ya dönüş sırasında Soyuz 11 uzay aracında yaşanan bir basınç kaybı nedeniyle hayatlarını kaybetmişlerdir. Uzay boşluğuna düşmemişlerdir, ancak uzay boşluğunun koşullarına (vakum) maruz kalmışlardır.
  5. Düşen Ekipmanlar: Astronotlar tarafından kazara bırakılan veya kaybedilen çeşitli ekipmanlar (örneğin, 2008’de Heidemarie Stefanyshyn-Piper’ın düşürdüğü alet çantası) uzay boşluğunda “kaybolmuştur”. Bu nesneler genellikle Dünya yörüngesinde kalır ve sonunda atmosfere girerek yanar.

Uzay yürüyüşleri sırasında astronotlar her zaman uzay aracına bağlı kalırlar ve modern uzay giysilerinde, acil durumlarda kullanılmak üzere SAFER (Simplified Aid for EVA Rescue) adı verilen küçük jet paketleri bulunur. Bu, astronotların bağlantıları kopsa bile uzay aracına geri dönebilmelerini sağlar.

Sonuç olarak, popüler kültürde gösterildiği gibi uzay boşluğunda tamamen kaybolan ve bir daha geri dönemeyen bir astronot vakası resmi olarak kaydedilmemiştir. Ancak, uzay araştırmaları sırasında çeşitli kazalar ve trajik ölümler yaşanmıştır.

[YouTube Video]

Uzay boşluğunda ne var?

Uzay boşluğu, adından da anlaşılacağı gibi, büyük ölçüde boştur, ancak tamamen boş değildir. Uzay boşluğunda bulunan şeyler şunlardır:

Düşük Yoğunluklu Madde: Uzay boşluğu, Dünya atmosferine göre çok daha düşük yoğunlukta madde içerir. Yıldızlararası uzayda, metreküp başına sadece birkaç atom bulunur. Bu, neredeyse mükemmel bir vakum oluşturur.

Hidrojen ve Helyum: Uzay boşluğundaki atomların çoğu hidrojen ve helyumdur. Bu, evrenin en yaygın elementleridir.

Kozmik Işınlar: Uzay boşluğu, yüksek enerjili parçacıklardan oluşan kozmik ışınlarla doludur. Bu parçacıklar, süpernova patlamaları gibi şiddetli kozmik olaylardan kaynaklanır ve insan sağlığı için tehlike oluşturabilir.

Mikrometeoroidler: Uzay boşluğunda, toz taneciklerinden küçük kaya parçalarına kadar değişen boyutlarda mikrometeoroidler bulunur. Bu nesneler, çok yüksek hızlarda hareket eder ve uzay araçlarına zarar verebilir.

Elektromanyetik Radyasyon: Uzay boşluğu, radyo dalgalarından gamma ışınlarına kadar çeşitli elektromanyetik radyasyon türleriyle doludur. Bu radyasyon, yıldızlar, galaksiler ve diğer kozmik kaynaklardan gelir.

Karanlık Madde ve Karanlık Enerji: Bilim insanları, evrenin büyük bir kısmının karanlık madde ve karanlık enerji adı verilen, doğrudan gözlemlenemeyen formlardan oluştuğuna inanmaktadır. Bu gizemli bileşenler, evrenin genişlemesini ve galaksilerin hareketlerini etkilemektedir.

Sıcaklık: Uzay boşluğunun sıcaklığı, kozmik mikrodalga arka plan radyasyonu nedeniyle yaklaşık -270°C (3 Kelvin) civarındadır. Ancak, doğrudan güneş ışığına maruz kalan nesneler çok daha yüksek sıcaklıklara ulaşabilir.

Uzay Çöpleri: Dünya yörüngesinde, eski uydular, roket parçaları ve diğer insan yapımı nesnelerden oluşan uzay çöpleri bulunmaktadır. Bu çöpler, uzay araçları için tehlike oluşturabilir.

Uzay boşluğunun bu özellikleri, insan vücudu için son derece tehlikelidir. İnsan vücudu, Dünya’daki atmosfer basıncına, oksijene ve belirli bir sıcaklık aralığına uyum sağlamıştır. Uzay boşluğunun vakum koşulları, radyasyon ve aşırı sıcaklıklar, korumasız bir insanın hayatta kalmasını imkansız kılar.

[YouTube Video]

Uzay boşluğuna nasıl düşülür?

Uzay boşluğuna “düşmek” teknik olarak mümkün müdür ve bu nasıl gerçekleşebilir? Bu sorunun cevabı, uzay fiziği ve astronotların çalışma koşullarıyla ilgilidir.

Öncelikle, “düşmek” kelimesi uzayda Dünya’dakinden farklı bir anlam taşır. Dünya’da düşmek, yerçekimi nedeniyle aşağıya doğru hareket etmek anlamına gelir. Ancak uzayda, özellikle yörüngede, astronotlar ve uzay araçları zaten sürekli olarak “düşmektedir” – ancak yatay hızları nedeniyle Dünya’ya çarpmak yerine etrafında dönmektedirler. Bu, yörünge mekaniğinin temel prensibidir.

Bir astronotun uzay boşluğuna “düşmesi” için potansiyel senaryolar şunlardır:

Uzay Yürüyüşü Sırasında Bağlantı Kaybı: Astronotlar uzay yürüyüşleri sırasında uzay aracına bir güvenlik halatı ile bağlıdırlar. Bu halat koptuğunda veya bağlantı kesildiğinde, astronot uzay aracından uzaklaşabilir. Modern uzay giysilerinde, bu durumda kullanılmak üzere SAFER (Simplified Aid for EVA Rescue) adı verilen küçük jet paketleri bulunur.

Uzay Aracı Kazaları: Uzay aracında meydana gelen bir patlama veya çarpışma, astronotları uzay boşluğuna fırlatabilir. Bu tür bir kaza, astronotun uzay giysisine de zarar verebilir, bu da vakuma maruz kalma riskini artırır.

Uzay Asansörü veya Uzay İstasyonu Kazaları: Gelecekte inşa edilmesi planlanan uzay asansörleri veya büyük uzay istasyonlarında meydana gelebilecek kazalar, insanların uzay boşluğuna fırlamasına neden olabilir.

Yörünge Değişiklikleri: Bir uzay aracının yörüngesi, çeşitli nedenlerle (örneğin, yakıt tükenmesi, kontrol kaybı) değişebilir ve bu, aracın Dünya’nın yörüngesinden çıkmasına ve derin uzaya doğru hareket etmesine neden olabilir.

Ancak, bu senaryoların gerçekleşme olasılığı son derece düşüktür. Uzay görevleri, çok sıkı güvenlik protokolleri ve yedekleme sistemleri ile planlanır. Astronotlar, uzay yürüyüşleri sırasında her zaman en az bir, genellikle birden fazla güvenlik sistemi ile korunur.

Ayrıca, bir astronot uzay aracından ayrılsa bile, tamamen “kaybolma” olasılığı düşüktür. Dünya yörüngesindeki bir astronot, Dünya’nın yerçekimi etkisi altında kalacak ve büyük olasılıkla bir yörüngede hareket etmeye devam edecektir. Bu, kurtarma operasyonları için zaman sağlar.

Derin uzay görevlerinde (örneğin, Ay’a veya Mars’a yolculuklar), bir astronotun uzay aracından ayrılması daha ciddi sonuçlar doğurabilir. Ancak bu tür görevlerde, astronotların uzay aracından çıkması genellikle planlanmaz veya çok sıkı güvenlik önlemleri altında gerçekleştirilir.

Sonuç olarak, uzay boşluğuna “düşmek” teorik olarak mümkün olsa da, modern uzay görevlerinde alınan güvenlik önlemleri sayesinde gerçekleşme olasılığı son derece düşüktür.

Uzay boşluğundaki astronotların kütlesi var mıdır?

“Uzay boşluğundaki astronotların kütlesi var mıdır?” sorusu, fizik ve astronomi açısından ilginç bir sorudur. Bu sorunun cevabı, kütle ve ağırlık kavramlarının anlaşılmasıyla ilgilidir.

Kütle vs. Ağırlık: Öncelikle, kütle ve ağırlık farklı kavramlardır. Kütle, bir nesnenin içerdiği madde miktarıdır ve evrenin her yerinde sabittir. Ağırlık ise, bir nesneye yerçekimi tarafından uygulanan kuvvettir ve bulunduğu yere göre değişir.

Astronotların Kütlesi: Uzay boşluğundaki astronotların kütlesi vardır. Bir astronotun kütlesi, Dünya’da, uzayda veya başka bir gezegende aynı kalır. Örneğin, 70 kg kütleye sahip bir astronot, uzay boşluğunda da 70 kg kütleye sahiptir.

Ağırlıksızlık Durumu: Uzayda “ağırlıksızlık” olarak adlandırılan durum, aslında yerçekiminin olmaması değil, sürekli bir serbest düşüş durumudur. Uluslararası Uzay İstasyonu (ISS) ve içindeki astronotlar, Dünya’nın etrafında yörüngede dönerken sürekli olarak Dünya’ya doğru düşmektedir, ancak yatay hızları nedeniyle Dünya’ya çarpmak yerine etrafında dönmektedirler.

Kütlenin Etkileri: Uzay boşluğunda, astronotların kütlesi hala önemli fiziksel etkilere sahiptir:

  1. Momentum: Kütle, momentumun (p = m × v) bir bileşenidir. Uzay boşluğunda hareket eden bir astronot, kütlesi nedeniyle momentuma sahiptir ve bu momentum, astronotun hareketini etkiler.
  2. Atalet: Kütle, aynı zamanda ataleti de belirler. Newton’un birinci yasasına göre, bir nesne üzerine net bir kuvvet uygulanmadığı sürece, duruyorsa durmaya, hareket ediyorsa aynı doğrultuda ve hızda hareket etmeye devam eder. Uzay boşluğunda, bir astronotu hareket ettirmek veya durdurmak için, kütlesi nedeniyle bir kuvvet uygulamak gerekir.
  3. Yerçekimi: Her kütle, diğer kütleleri çeker (Newton’un evrensel çekim yasası). Uzay boşluğundaki bir astronot, çok küçük de olsa, kendi yerçekimi alanına sahiptir ve diğer nesneleri çeker.
  4. Enerji: Hareket halindeki bir astronotun kinetik enerjisi (E = 1/2 × m × v²), kütlesine bağlıdır.

Sonuç olarak, uzay boşluğundaki astronotların kütlesi vardır ve bu kütle, fiziksel davranışlarını etkiler. “Ağırlıksızlık” durumu, kütlenin olmaması değil, yerçekimi kuvvetinin hissedilmemesi anlamına gelir. Bu, astronotların uzay boşluğunda hareket ederken, Dünya’dakinden farklı fiziksel deneyimler yaşamasına neden olur, ancak kütleleri her zaman sabittir.

Sonuç

Uzay boşluğuna düşmek, popüler kültürde sıkça işlenen bir konu olsa da, bilimsel gerçekler genellikle dramatik temsillerden farklıdır. Uzay boşluğuna korumasız bir şekilde maruz kalan bir insan, filmlerde gösterildiği gibi anında patlamaz veya donmaz. Bunun yerine, oksijensizlik nedeniyle yaklaşık 15 saniye içinde bilinç kaybı yaşar ve birkaç dakika içinde ölür.

“Uzay boşluğuna düşen kadın” ve benzer hikayeler, çoğunlukla Soğuk Savaş döneminde ortaya çıkan şehir efsaneleridir. Sovyet arşivlerinin açılması ve bilimsel analizler, bu hikayelerin gerçek olmadığını göstermiştir. Ancak, uzay araştırmalarının tehlikeli doğası ve bazı astronotların ve kozmonotların gerçekten hayatlarını kaybetmiş olması, bu tür hikayelerin popülerleşmesine katkıda bulunmuştur.

Modern uzay görevlerinde, astronotların güvenliği için çok sıkı önlemler alınmaktadır. Uzay yürüyüşleri sırasında astronotlar her zaman uzay aracına bağlı kalır ve acil durumlar için yedek sistemler bulunur. Bu nedenle, bir astronotun uzay boşluğunda kaybolması olasılığı son derece düşüktür.

Uzay boşluğu, düşük yoğunluklu madde, kozmik ışınlar, mikrometeoroidler ve elektromanyetik radyasyon içerir. Bu ortam, insan vücudu için son derece tehlikelidir ve uzay araştırmaları sırasında özel koruyucu ekipmanlar gerektirir.

Sonuç olarak, uzay boşluğuna düşmek, bilimsel açıdan ilginç bir konu olsa da, popüler kültürde gösterildiği kadar dramatik değildir. Uzay araştırmaları, insanlığın en büyük maceralarından biridir ve bu maceranın riskleri ve zorlukları, bilimsel gerçekler ışığında anlaşılmalıdır.

YouTube Videoları

Share This Article
Facebook Copy Link Print
Share
Previous Article Yolcu Uçakları: En Güvenilir Modeller, Airbus ve Boeing Karşılaştırması
Next Article Alper Gezeravcı ve Türkiye’nin İlk Uzay Görevi
Yorum yapılmamış Yorum yapılmamış

Bir yanıt yazın Yanıtı iptal et

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

You Might Also Like

Arajet, ABD’ye ilk uçuşlarını başlattı

Havacılık

Türkiye Havacılık ve Uzay Sanayii Kılavuzu: TUSAŞ, Aerospace, Aerospace Mühendisliği

Havacılık Savunma Teknoloji Turizm Uzay

Finlandiya’da Savaş Uçağı Düştü: Pilot Fırlatma Koltuğuyla Kurtuldu!

Havacılık Teknoloji

NASA’nın Ay İstasyonu Modülü Son Hazırlık Aşamasına Girdi

Uzay Havacılık Savunma Teknoloji Turizm

AEROSPACE

HABER

Aerospace Haber: Uzay, Havacılık ve Savunma Haberleri

Yararlı Linkler

  • Ana Sayfa
  • Hakkında
  • İletişim
  • Gizlilik Politikası

Bağlantılar

Çok Okunan Haberler

Güneş Sönerse Dünya’da Ne Olur? Kıyamet Senaryoları ve Bilimsel Açıklamalar
TUSAŞ nedir, ne üretir, merkezi nerede, ortakları kimlerdir?
Aerospace Nedir ve Türkiye’nin Havacılık ve Uzay Sanayisindeki Aerospace Firmaları Nelerdir?

Güncel Havacılık, Savunma ve Uzay Haberleri

Welcome Back!

Sign in to your account

Username or Email Address
Password

Lost your password?