Türkiye’nin uzay teknolojileri alanındaki önemli başarılarından biri olan ilk metrealtı çözünürlüklü yerli yer gözlem uydusu İMECE, uzaydaki ikinci yılını başarıyla geride bıraktı. 15 Nisan 2023 tarihinde Amerika Birleşik Devletleri’nin Kaliforniya eyaletindeki Vandenberg Uzay Kuvvetleri Üssü’nden SpaceX firmasına ait Falcon 9 roketiyle fırlatılan İMECE, o günden bu yana görevini sorunsuz bir şekilde sürdürüyor ve Türkiye’nin uzaydaki gözü olmaya devam ediyor.
Yerli ve Milli Gurur: İMECE’nin Kritik Özellikleri Neler?
TÜBİTAK Uzay Araştırma Teknolojileri Enstitüsü (TÜBİTAK UZAY) tarafından geliştirilen İMECE, Alçak Dünya Yörüngesi’nde (LEO) görev yapıyor ve Türkiye’ye uzaydan yer gözlemi konusunda stratejik yetenekler kazandırıyor. Projenin en dikkat çekici yönlerinden biri, %90’ın üzerindeki yerlilik oranı. Bu kapsamda, uydunun en kritik parçalarından olan metrealtı çözünürlüklü elektro-optik kamerası başta olmak üzere, uçuş bilgisayarı, elektrikli itki sistemi (manevra ve yörünge kontrolü için), haberleşme alt sistemleri (veri alışverişi için) gibi birçok önemli bileşen tamamen yerli ve milli imkânlarla Türkiye’de tasarlandı ve üretildi. Bu durum, Türkiye’nin uzay teknolojilerinde dışa bağımlılığını azaltması ve kendi kendine yetebilmesi açısından büyük önem taşıyor.
“Metrealtı Çözünürlük” Ne Anlama Geliyor ve İMECE Neler Yapabiliyor?
Haberde sıkça vurgulanan “metrealtı çözünürlük”, İMECE’nin Dünya yüzeyindeki nesneleri ne kadar detaylı görebildiğini ifade ediyor. Metrealtı demek, uydunun uzaydan bakarken yeryüzündeki bir metreden daha küçük nesneleri ayırt edebilmesi anlamına geliyor. Örneğin, bir arabanın veya daha küçük detayların net bir şekilde görülebilmesi gibi. Bu yüksek çözünürlük, tarımsal alanların takibinden şehir planlamasına, çevresel değişikliklerin izlenmesinden afet yönetimine ve güvenlik uygulamalarına kadar birçok farklı alanda çok değerli veriler sağlıyor. İMECE, bu yüksek çözünürlüklü kamerasıyla tek bir geçişte 1000 kilometre uzunluğunda ve 16,7 kilometre genişliğinde devasa bir alanı tarayabiliyor. Yani, tek seferde uzun ince bir şerit halindeki geniş bir bölgenin detaylı fotoğrafını çekebiliyor. Çektiği bu yüksek çözünürlüklü görüntüleri ise saniyede 320 Megabit (Mbit/s) gibi yüksek bir hızla yerdeki kontrol istasyonlarına aktarabiliyor. Bu hız, elde edilen verilerin hızlı ve etkin bir şekilde işlenip kullanılabilmesi için kritik önem taşıyor.
İMECE’nin Başarısı Yeni Uyduların Yolunu Açtı: Takım Uydu Projeleri Geliyor
İMECE projesi sadece başarılı bir uydu göndermekle kalmadı, aynı zamanda Türkiye’ye uzay teknolojileri alanında çok değerli bir mühendislik deneyimi, test edilmiş ve uzayda kendini kanıtlamış alt sistemler ve bu alanda yetişmiş nitelikli insan kaynağı kazandırdı. Bu birikim, Türkiye’nin uzaydaki hedeflerini daha da ileriye taşıdı. İMECE’den elde edilen tecrübe ve teknoloji sayesinde, birbiriyle koordineli çalışacak şekilde tasarlanan yeni nesil takım uyduları İMECE-2 ve İMECE-3 projelerine başlandı. Takım uydu demek, birden fazla uydunun aynı anda veya belirli bir düzen içinde çalışarak daha geniş alanları daha sık aralıklarla gözlemleyebilmesi anlamına geliyor. İMECE-2 ve İMECE-3 uydularının da sırasıyla 2027 ve 2028 yıllarında tamamlanarak yörüngedeki yerlerini almaları ve Türkiye’nin uzaydaki gözlem yeteneklerini daha da artırmaları planlanıyor.
İMECE’nin uzaydaki ikinci yılını başarıyla tamamlaması, Türkiye’nin uzay yarışındaki önemli adımlarından biri olarak kayıtlara geçti. TÜBİTAK, bu başarıda emeği geçen tüm ekibe teşekkür ederken, ülkenin uzay alanındaki ilerlemelerinin devamı için çalışmaların süreceğini belirtti.